Her seferinde söylemek istediğimi eksik söylüyorum; o nedenle de yazı uzadıkça uzuyor.
K.'ya birisi "Gandhi K." demiş. Sağ medya ve muhalifleri de bunu bir dalga geçme aracı olarak kullanıyorlar. Bu çirkindir, bel altı vuruştur. Zaten K.'ya gelen eleştirilerin çoğunun, K.'nın politikasına değil şahsiyetine (dürüstlük), fiziki görünüşüne (karizmatik değil), kimliğine (Alevi/Kürt) bel altı olduğu aşikardır. Bunun nedeni, siyasetsizliktir.
Türk siyasetinin yıllardır muzdarip olduğu şey, siyasetin politika değil de başka mefhumlar üzerinden yapılması, mahalle kavgası gibi çirkin görüntülerin, seviyesizliğin, her türlü pespayeliğin siyaset adı altında bilinçaltına kazınmasıdır.
Türk sağı uzun süre kendi adına siyaset üretmedi. MHP, CMKP olarak doğduğu günden bu yana hiçbir siyaset üretmedi. Kaba güce dayanan, asıl amacı karşı kampın hedeflerini engellemek olan bir negatif siyaset üretti. Kendine ait fikirleri olmayan kitleler korku siyasetiyle mobilize edildi, birer para-militer mob olarak adam dövme, yaralama, öldürme ve işkence gibi icraatlerde ihtisas edinmeleri sağlandı. Bugün, azalmış bile olsa bu kitle hala böyledir büyük oranda. İçlerinde az sayıda kafası çalışan ise, Dündar Taşer mesela, ya gürültüde kaybolur ya da ömürleri vefa etmez büyük işler yapmaya. Yıllar yılı kontrgerillanın istekli, gönüllü maşası olmuşlardır. Fakat, cümle alem de bunların maşalığını bilir.
İslami kanat, milliyetçi kanada göre teorik tabanı daha sağlam bir harekete sahiptir. Durduğu yer daha bellidir. Seyyid Kutb ve Ahmed Arvasi gibi teorisyenler bunlaraq daha derinlikli bir weltanschauung sunmuştur. Her ne kadar, şiddet meselesinde bunlar da bulaşmış olsa da, MHP çizgisine göre daha oturaklıdırlar. Daha kültürlü adamlar yetiştirmişlerdir. Ama bunlar da, kısmen, tepki siyaseti gütmüştür. Kendi fikirleri kadar tepki saikiyle de işler yapmışlardır.
Gelelim Türk soluna. Bu kadar mistifiye edilmiş, bu kadar abartılmış, bu kadar allanıp pullanmış bir siyasi hareket daha yok Türkiye'de. Faşizan-ırkçı kökenleri anti-emperyalist kisveye büründürülmüş ve eleştirilemez, la yus'el bir ideoloji örüntüsü haline getirilmiş olan Türk solu, daima popülist, elitist, nasyonalist, vesayetçi ve anti-demokratik bir kimliğe sahipti. Serseri goşistlerin kahramanlık adı altında pazarlandığı, ideolojinin anti-entelektüellikle boğulduğu ama kah devletin ideolojik aygıtları kah entelektüel darlığı çeken memlekette köşebaşını tutmuşlukları sayesinde hak kazandıkları Abdurrahman Çelebil sıfatı sayesinde her zaman kendine güzel bir maske takmış olan Türk solu. Proleterya düşmanı Türk solu. Kontrgerillanın maşalığını yapması, çoğu insan tarafından kabullenmek istenmeyen Türk solu.
İşte, Türk siyaseti bu kıskaçlarla bir tepki siyasetine dönüştü. Kısır kavgalar, zaten dışarıdan aparılmış ve az olan fikirler bitince yumruklara sarılan fanatikler Türk siyasetini pespayelik içinde bıraktı.
Bugün, Cumhurbaşkanı'nın karısını taktığı örtüden dolayı eleştiren de, K.'ya dalga geçmek için Gandhi K. diyen de aynı siyasetsizliğin mahsulüdür. Fikirlere birşey dieyecek müktesebata sahip olmayınca, vur bel altına!
Ben, K.'ya fikirleri dolayısıyla muhalefet edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Adamın ifade ettiği ya da ipuçlarını verdiği siyasetinin Türkiye'ye hayır getirmeyeceğine inanıyorum. Karizma eksikliği, yaş, görüntü gibi sübjektif, ve siyaset belirtmeyen eleştiriler benim için çaresizlik ifadesidir.
Son olarak şunu da belirteyim ki, K.'nın hümanist ve dürüst sıvasını altında da aynı siyasetsizliğin var olduğunu düşünüyorum. Türbanı nasıl çözeceğini soranlara verdiği "bunu hep beraber başaracağız, kanunla olmaz" minvalindeki lafları da, siyaseti olmadığını, kuru lafla cevap vermiş gibi yapıp sırasını savmaya çabaladığını gösteriyor. Çıkıp, karşıyım, şundan karşıyım ya da taraftarım, şundan taraftarım diyemeyen, lafı böyle geveler.
Dürüst söylemi de, dikkatleri çekmek isterim, aynı siyasetsizliğin bir sonucudur. Siyasi duruşu karşı tarafın hamlelerine endeksli olan, kendi siyasi duruşuna sahip olmayan insanlar ancak böyle sübjektif ve yüzeysel kavramlarla siyaset yapar, halka elma şekeri dağıtarak onları kandırmaya çalışır.
Farkettim ki, bu yazı gittikçe Tristram Shandy olayına dönmeye başladı.
Bir sonraki yazıya Deus ex machina olayını yazacağım; söz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder